mekanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mekanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2012 Pazartesi

İstasyon Bornova Kahve Diyarı...






Geçtiğimiz haftalarda önünden geçerken bahçede yanan fenerleri ile ışıl ışıl görünen mekanı uzaktan görüp beğenmiştik... Bornova metro istasyonuna renk gelmiş, en kısa zamanda bu mekanı görmeliyiz demiştik... ve gittik gördük, keyifli vakit geçirdik bu hafta eşimle... En kısa zamanda arkadaşlarla bir organizasyon yapmalıyız burda demeden de geçmedik. Bu hoş mekanı sizlere de zevkle tanıtmak istedim. malum İzmir'e kış gelmiyor bu ara, havalar gayet ılık, akşamları da öyle...

Yıllardır atıl duran istasyonu ve demiryollarını restore edip, birbirinden keyifli köşeler oluşturmuşlar... Kahve diyarı adı altında, döner diyarı, kumru diyarı, kumpir diyarı, waffle diyarı ve wagon cafesi de var... Ayrıca içerisinde ana binayı restore edip kapalı ve açık oturma alanlarına sahip kahve diyarı plus da yer alıyor... Fonda sürekli güzel ezgileri dinleme şansı bulup, günün stresinden de daha kolay uzaklaşabiliyorsunuz...Öğrenciliğimin geçtiği İİBF kampüsünde bu tarz yerlerin eksikliğini duyup hemen soluğu küçükparkta aldığımız yılları hatırlayınca, hem öğrenciler için hem de tüm bornovalılar için güzel bir yenilik diye düşünüyorum.

Fotoğraflara ve düzenlenen etkinliklerle ilgili haberler buradan ulaşabilirsiniz...


11 Eylül 2012 Salı

saklıkent kanyonu ve gizlikent şelalesi


tatilin son aşamasını yoğunluk nedeni ile bir türlü bloguma ekleyememiştim. son günümüz saklıkent kanyonu ve gizlikent şelalesinde geçti. kendimizi o kadar kaptırmışız ki zamanımız tlos antik kenti ve yakaparka yetmedi bile... diğer sefere bıraktık aynı güzergahtaki o iki mekanı. şimdi naçizane karelerle sizi saklıkente doğru götürmek istiyorum sevgili okurlar....

burası kanyonun hemen girişinde ayaklarınızı suya sokup bir yandan da yemek yiyeceğiniz bir mekan. birbirinden leziz alabalık bıldırcın ve gözlemeler yiyebilirsiniz....
 ayaklarınız suya sokmak isteyeceksiniz kfakat bir dakikadan fazla tutamayacaksınız... su buz gibi buuuzzz


 derin ve akıntı olan kısımdan geçerken herkesin terliği uçuyor. aman dikkat buralar için altı kalın sağlam birer sandalet giymenizi öneririm. ben daha  önceden deneyimli olduğum için tedbirli gittim sıkıntı yaşamadık.


 herkes çamurlara bularken kendini benim neyim eksik diyerekten yüzümü buladım çamura şekil 1a daki gibi:)
 burasıda gizlikent şelalesi. kanyonda yürüken bu mekanın reklamını yapan çaocuklar önümüzü kesti ve iyice merak ettik bu şelale nasılmış diye. iyi ki de gitmişiz. kanyonda yediğimiz alabalıklarla doymayıp burada da birer gözleme yedik ve şelaleyi gezdik. yürüyünce acıkıyor insan hem deeeee çoookk. o nedenle hemen yemeğe dalmışım fotolarını çekmeyi unutmuşuz...
bu şelaleye giden yol çok fazla engebeli değil... 15 dk sonunda  aşağıda fotoğrafını gördüğünüz şelaleye ve doğal havuzlara ulaşıyorsunuz. buraya mutlaka içinize mayonuzu giyerek gidin derim...

hatta biz abarttık, az engebeli nasılsa yolumuz diye minik dilarayı da yanımıza aldık...
çok keyifli, sıcak havada serinletici, doğa ile başbaşa bir gündü...
deniz kum güneşten fedakarlık nedip mutlaka bu taraflara yolunuz düşerse saklıkent yoluna sapın derim...



31 Ağustos 2012 Cuma

06 yaprak kebap-Manavkuyu-İzmir

Sizlere yeni bir mekan izmir için yeni bir lezzetten bahsedeceğim bugün....
evimize çok yakın olması sebebi ile erken keşfettiğimiz bir yer. 
Birkaç gündür hastayım, üşüttüm sanırım, her tarafım fena halde tutulmuş durumda.
o nedenle evdeki mutfağı kapatıp dışarıda birşeyler yiyelim düşüncesi ile çıktık, ve doğru bir seçim yaptığımızı tecrübe ile test ettik.
Fotoğrafta gördüğünüz ağızda dağılan yağsız yaprak kebabı dana kontrafileden ince dilimler kesilerek yapılıyormuş. Kuyruk yağı kullanılarak yapılan kebapları pek sevmiyorum, açıkçası kebaptansa ızgara tercihimdir her zaman. Ama bu kebabı beğendim, yağ parçası bile yok .Ankara'da pek çok şubesi olan zincir, İzmir'de de Bayraklı Manavkuyu da, Kırçiçeği'nin arkasına restaurant açtı.
İlgili ve güleryüzlü çalışanları, lezzetli yemekleri ve ikramları ile beğenimizi kazanmayı başardı.
Ayrıca yemekten sonra ilerleyen fotolarda göreceğiniz practico kendinden macunlu diş fırçaları da ayrı bir hoşluğu diye düşünüyorum....








30 Ağustos 2012 Perşembe

göcek-fethiye-kabak koyu-ölüdeniz kelebek vadisi

dalyandan çıkıp fethiyeye doğru ilerlerken göcek limanına da uğramadan geçmeyelim dedik. müthiş yatlarla dolu güzel bir mekanla karşılaştık. daha önceden booking.comdan bakıp gözüme kestirdiğim dalya life göcek adlı bir tesis var, nehir kenarında yani tam bize göre. ilerleyen zamanda değerlendirmek üzere aklımızın bir köşesine yazdık 
ve işte göcek limanından bir görüntü...

 göcek limanında gezerken 3 tekerlekli çok hoşuma giden bir araç
oldukça ilgimizi çekti. motosiklet desen değil araba desen değil orjinal bir tasarım.

 Ve şimdiii sevgili asortik krep'in yardımları ile keşfettiğim mekanlara başlıyorum. kendisi fethiyeli ve aynı zamanda gezmeyi çok seven bir kişi olduğu için (blogundan takip ettiğim için biliyorum) Fethiye tatili öncesinde kendisinden yardım istedim. sağolsun seve seve bana mekan önerilerinde bulundu. bayramda ofisleri kapalı olduğu için de arkadaşı rana hanımın takı dükkanına benim için bir paket bırakmış. ham keten kumaştan baskılı şık bir yazlık çanta içerisinde birkaç adet harita ve mekan tanıtım katalogları ve bir yerel İngilizce gazete vardı. Görüntülerini de diğer postumda paylaşacağım sizlerle....
Fethiye ye vardığımızda öğle saatleriydi ve aşırı bir sıcak vardı ve kahvaltıyı çok iyi yaptığımız için acıkmamıştık. O nedenle bahsi geçen sahilde hoş bir mekan olan Grida Balık Rest. nı uzaktan gördük fakat yemek yemek şansımız olmadı.
ama biz gidemedik , siz mutlaka gidin derim....

yine tavsiye edilen mekanlardan biri olan eşimin de görmesini istediğim kayaköye uğradık yol üzerinde, ölüdenize varmadan. hafif hafif acıkmaya başladığımızı hissedince İstanbul Restaurantta en iyi gözlemenin yapıldığını duyduğumuz için onun fotoğrafta görünen yeşil bahçesindeki şark sofralarında soluğu aldık. serinledik, uzandık... sonra afiyetle meşhur gözlemesini yedik.


 kayaköyden manzaralar


kayaköyde  popüler mekanlardan biri olan Levissi de de birşeyler çiçerek yolumuza devam ettik. mimari açıdan Levissi çok hoşumuza gitti. akşamları da eğlenceli bir mekan olduğu bilgisini aldık.

ve kabak koyunda yemek yenilebilecek en güzel mekan Olive Garden  da yediğimiz akşam yemeğinden görüntüler

 tavuk sarmasına bayıldık. nasıl da güzel yapmışlar içindeki suyunu kremasının akışkanlığını kaybetmeden iyice pişen kızartma olmasına rağmen hafif olan bir yemek favorimiz oldu. günün çorbaları da ayrı bir lezzet. tadı damağımızda bırakacak, domates ve mercimek çorbaları, toprak kaplarda servis ediliyor. işletme yetkilisi Fatih Bey'in misafirperverliği için de buradan ayrıca teşekkür ediyorum. biraz sonra göreceğiniz ulaşımı çok zor olan bir otel seçmişiz. (booking.com ilk defa beni fena yanılttı) otelimizden her iki akşam da kendisi aldı ve geri bıraktı sağolsun. dört kişi olduğumuz için ve tüm yemeklerinden tatmak adına hepimiz farklı yemekler seçerek ortaya hepsinden tatmış olduk.
 kabak koyunun müthiş görüntüsü

 kabakta gün batımı
olive garden da çorba sunumu

 olive garden kabakta son gece

 kelebek vadisi yukarıdan bakış.

avalon bungalows kabaktan görüntüler

 öldenize kuşbakışı bakış

kabak koyu sahilinde sea valley den görüntüler....

 avalon bungalows oda görüntüleri

avalon bungalows dış görünüm.

konaklama konusunda güzel seçimler yaptığımı söyler birçok arkadaşım, ama bu sefer yanıldım diye düşünüyorum. internet siteleri de beni yanılttı aslına bakarsanız. ölüdenizden kabak koyuna kısa bir mesafe görünüyor ve biz de o nedenle gidip geliriz ölüdenizde madem geç kaldık yer bulamıyoruz diye düşündüm. ama maalesef ki o uçurumlu yoldan gece çıkıp gitmek oldukça büyük bir cesaret istiyor. biz o kadar cesur olamadık, o nedenle ölüdenize geceleri inemedik. olsun artık bu da farklı bir deneyim olsun diyerek 2 günümüzü de kabak koyunda geçirdik. kaldığımız mekan oldukça amatör fakat misafirperver Amerikalılar tarafından işletiliyordu. Frank, arkadaşı ve eşi şeklinde üç kişilerdi. teknoloji ile tek bağları torunları ve çocukları ile konuştukları notebookları. 5 geniş konforlu bungalowdan oluşuyor. bir de havuzları var. fakat akşam yemeği için pek bir seçenek yok, o nedenle yukarıda bahsettiğim gibi olive garden da yedik akşam yemeklerini...
ertesi gün de saklıkent ve gizli şelale ile gezimizi noktalıyorum ....
arkası yarın.... :)

27 Ağustos 2012 Pazartesi

akyaka ve dalyan.... tatilin ilk 2 günü...



 marmaris yoluna her çıktığımızda zevkle uğradığımız durak olan akyaka köyüne uğradık yine ve yarım saatlik azmak (akvaryum) turumuzu yaptık. buz gibi su, o etkileyici doğa çok hoşumuza gidiyor...

azmak üzerindeki tek ahşap köprü, fotoğrafta görmüş olduğunuz.onun üzerinden atlayanlar da var, bu zgibi suya fakat oldukça tehlikeli....


azamak'a sıfır masalar ve ördekler ayrı bir güzelliği



ve sonunda dalyandaki dalyan tezcan hotele varıyoruz. bayram nedeni ile son zamanlara kalınca yer bulamadığımız için bu otelde kaldığımızı belirtmek ister, pek tavsiye etmediğimi önemle duyururum.
dalyanda klınabilecek iki güzel alternatif var. biri kano hotel, diğeri de dalyan resort.
mutlaka konaklamak için ikisinden birini seçin derim.

dalyanda ilginç bir şekilde balık lokantaları ile birlikte testi kebapçıları da çok ünlü. bildiğim kadarı ile yozgat yöresine ait bir yemek olan testi kebabı naıl dalyanda meşhur olmuş tam olarak öğrenemedik hala...

ama şık sunumları ve mükemmel testi kebabı karşınızda. bunu da otantik bir mekan olan sini restaurantta yemenizi tavsiye ederim.




bunlar da otelimizden kahvaltı ve sabah görüntüleri

12 adalar tekne turuna yer kalmayınca ekincik koyu turuna katılmaya karar verip ertesi gün teknemize bindik...

bu arada çok fazla sayıda şirket ve tekne turu alternatifi var. içlerinden özenle bir seçim yaptık ve yanılmadık. o nedenle sizlere gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim bir tekne turu "olive"


geçen sefer göremediğimizi kocaman deniz kaplumbağalarını da görmüş olduk. onlara balıkçılar yengeç yediriken izlemek çok keyifliydi.
fakata gazetede okuduğum yazıyı hatırlayı  beyaz et vermeleri nedeni ile insanları ısırmaya başladıklarının öğrenince irkildim biraz...

değişik kaya yapıları ve turkuaz sularda yüzme şansı.... tekne turunun en çok da bu özelliğini seviyorum.
tüm gezi boyunca gördüğümüz tekneler arasında bir seçim yapmak gerekirse en çok bunu beğendik.
renklerinin lacivert olması da ayrı bir güzellik tabiii.

geçen sene küçücük dolmasını yediğimiz mavi yengeçin bu sefer biraz vahşi bir şekilde haşlamasını yedik. tadı müthişti. ama kabuklarından çıkarıp yedikçe biraz canice geliyor insana....


sunray bar-dalyan
 gece canlı müzik yapan geçen sene keşfettiğimiz nehir kıyısındaki bara gittik yine. performans yine çok güzeldi.... nehir kenarında blush eşliğinde keyifli bir akşamla tatilimizin ikinci günü de sona ermiş oldu....
şimdi sırada fethiye, saklıkent ve kabak koyu var.... onları da yarın yayınlayacağım