27 Ağustos 2008 Çarşamba


Ardından
öncesi belki,
sonrası keşke bir hayat
öfkelenmedim bile
bir taş yumağı ağır misafir gibi
öylece sol köşemde
sen daha hafiftin
hani söner ışıkları şehrimin
gül dikenleri pusuda
sevgili niyetine iki korkak yürek
ne yaşadığını bilmeden ağlayabilseydi
ardından düşüverseydi iki damla
yanlış bir öykünün çılgın kahramanı
aynı yolun yolcusu
kimi gün ışığı hüzünlere yeşil
anılar inci, anılar sımsıcak anılar düş…
uçmayı belliyor zahir yüksek bir dalın serçesi
leylak mevsimi de geçmiş kokusu uzaklarda…
bir gelincik edasıyla batarken gün
gemiler çoktan kalkmış giden gitmiştir
bir buruk sancı avuçlarımda
ıslak köpükler taşar başımdan
çarpıla çarpıla kanar
baht açıklığı dilemek yazgı dilime
yolcu, yolunda gerek
bir yanın eksiktir şimdi
bir bakış, dokunuş,
belki de sesin duyulmaz,
çekilir el ayak
ne yüze gülenin dost ne sesine gelen
sevgili sokağı boş, kapısı kapalı
elinin tersinde sevda
yüreğime is döşüyor zaman inatlaşıyor renklerle
hep gidiyor birileri bir yerlerde
uzaktır en yakın en yakın uzaklarda
dilden dökülen neyse oydu yazgıya vurulan
yoksun diyedir belki es geçiyorsam yaşamı
komşu gezmelerine gidip de
hani bir gün batımı sırasında
utanmış kızarmış olsun da göğün yanağı
gözümü gözlerinle yoklayıp “seni seviyorum” desen
hazır hanımeli kokusu da sarmışken sokağı
atıversek şöyle baş başa
iki tek kutlansak
bir akşam üstü
hani gelsen diyorum gittiğin gibi

Neşe Ersoy

Hiç yorum yok: