2 Temmuz 2008 Çarşamba


"Milyonlarca yılda doğanın hazırladığı irili ufaklı tuvaller, dalgalar üzerlerinde, denizin derinliklerinde, kumsalda gezinirken size; “Ben buradayım ve seni bekliyorum, al beni seyreyle. Hikayemi çizgilerimde, renklerimde, kıvrımlarımda, damarlarımda anlatacağım sana. Hadi al beni eline. Bak sıcacığım ben. Ve senin hikayenle buluştur beni fırçanın dokunuşlarıyla. Ben kim miyim? Beni tanıyorsun. Yıllardır tanışıyoruz ama hep ayaklarına dokundum, bazı zamanlar üzerimde bedenini gezdirdin. Evet ben, deniz taşıyım, çakıl taşıyım. Ben senin yeni sırdaşınım, en eski kitabınım, en yaşlı tuvalinim. Ben senin bundan böyle gücünün bittiğini hissettiğinde işyerindeki masanda, trafikte sıkışıp bunaldığında arabanda, kendini yalnız hissettiğinde hemen avucunda bulacağın en bilge dostunum.” demekte. "

bu paragrafı bu işe gönül vermiş özgemişiyle de ilgimi çeken bi ressamın sitesinde okudum, benim gibi deniz kabuklarından etkilenen birileri varmış ne mutlu...
ben de bundan sonra değişik dekoratif objeler oluşturmanın yanı sıra deniz kabukları ve taşları üzerine resimler çizmeyi deneyeceğim. başarılı olduuna inandıklarımı sizinle de paylaşırım
bu arada foto için tşkler "Ra" ;)

Hiç yorum yok: