27 Şubat 2007 Salı

sen ve ...


Sen ve … (Belki de Ben!)

Kelebeğin uçarken, renkli kanadına değen ince ve narin yağmur damlasının etkisiyle yere duşen sakin ve sessiz bedenini,

Belli belirsiz bir rüzgarın yanağımda oluşturduğu soğukluğu,

Elimi uzatsam değebileceğime inandığım bulutların dans edişlerini,

Sabırla yere düşen, bazen yere düşmekle düşmemek arasında kararsızlaşan kar tanelerini,

Uzaktaki dağın üstünden sırayla, sabırla, sukunetle geçen bulutları,

Soğuk bedenimi,

Eylül ayında göç eden leyleklerin bizlere nasil baktıklarını,

Yuvasına ağzında nereden bulduğunu bilmedigim buğday tanesini götüren karıncanın ayak izlerini,

Her sabah beni uyandıranın telefonumun alarm sesinin değil de yatağımın altında gürültülü bir şekilde tahtaları oyan tahtakurusunun sesi olduğunu,

Karanlık ve sessiz gecede, yalnız ve sessiz kaldırımlarda, arkamda beni takip edenlerin olduğunu hissettiğimde, arkama baktığımda, kimseyi göremediğimde,

Zevkle yediğim yemeklerden tat alamadığımda,

Okuduğum tüm kitaplarda ya da cümlelerde ya da kelimelerde adını aradığımda, o da olmazsa ismini oluşturan harfleri bulup gözümün önünde o harfleri birleştirdiğimde,

Otobüs yolculukları sırasında yanımda uyuyan amcanın yüzüne, yarı açık ağzına ve ardından dışarıyı değil de kendimi ve arkamda uyumakla uyumamak arasında tereddüde düşen yaşlı teyzeyi gösteren cama baktığımda,

Fuzuli'nin sanki kendi döneminden beni düşünüp de yazdigi o tek mısralık beyti okuduğumda: "Canan yok ise can gerekmez..",

Şu an elimde olan kaleme, kaymasın diye kağıdın üst tarafına bastırdığım sol elime, kağıda yazı yazan, kalemi tutan sağ elime, ne yazdığımı bilmeden, yapacağım şeyin sonucunu bilmeden, düşünemeden; ama yapamadan duran bedenime hayranlıkla baktığımda,

Hayatın, 'Hayat' oldugunu,

Vb. vb. vb. ,

Herşeyi seni tanımakla fark ettim..

Ahmet Borucu


Ne de güzel anlatmış seni ya da beni bööle anlatan bir sen bulunur mu???

Hiç yorum yok: