18 Aralık 2008 Perşembe

İstikbal Marşı

Bu zeki adama şapka çıkartılır ... Türkiye'yi Güldüren Adam' ünlü komedyen Cem Yılmaz'ın İstiklal Marşı'ndan esinlenerek yazdığı bir şiir, şu sıralarda elden ele dolaşıyor. Cem Yılmaz, bu şiirinde Türkiye'nin sorunlarını da ele alarak ülkemiz gerçekleri hakkında inanılmaz tespitler yapmış! İşte Cem Yılmaz'ın Türkiye'nin durumuna mizahi ve bir o kadar da entelektüel bakış açısıyla yazmış olduğu şiir:

İSTİKBAL MARŞI

Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak!
Dönmeyip Amerika'da, arlanmaksızın yaşayacak!.
O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak,
Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak!

Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı çakal!
Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al!
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal,
Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal!

Ben ezelden beri aç yaşadım,aç yaşarım!
Hangi hükümet beni kurtaracakmış,şaşarım!
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım!
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım!

Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir duvar,
Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim var!
Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar?
'Avrupa Birliği' denen tekdişi kalmış canavar!

Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma sakın!
İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın!
Gelecektir, cezanı vereceği günler Hakkın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Yaktığın yerleri 'orman' diyerek geçme, tanı!
Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı!
Gözleri açık yatır seni kurtaran atanı,
Satılmadik o kaldı, durma satıver şu vatanı!

Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda!
Semizlettin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda!
Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda!
On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda!

Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli?
Yediginiz herzelere başka ne demeli!
Oyuverin altını iyice sallansın temeli,
Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli!

O zaman durur belki gözümden akan yaşım,
O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım,
O zaman boşa gitmez yıllarsüren uğraşım!
HESABINI VERİP TE GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM,

Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey suçlular!
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular,
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar!
Hakkıdır 'garip yaşamış vatandaş'ın da gülmek,
Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir İstikbal!

Cem YILMAZ

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga seven, kıyı sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim bitanem.

Bitanem,
Bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim bitanem

Bitanem,
Ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
Meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte ben de böyle bitanem;

YOK OLMAYI GÖZE ALDIM
TEKRAR SENDE DOĞMAK İÇİN

Unknown dedi ki...

Bir bulut olsan pamuk pamuk
Yağamıyorsan kurak toprağa neye yarar ?
Bir çiçeğe can katamıyorsan
Yağmur olsan sağnak,sepken neye yarar ?
Kelebek olsan bozkırlarda rengarenk
Konacak bir dal bulamıyorsan
Bir dost bulamıyorsan uçuşup kaçışacak
Özgürce güneşe uçamıyorsan neye yarar ?
Aşk olsan tüm masallara konu olan
İmrenilen,özlenilen,beklenen ömür boyu
Mutluluk yerine gözyaşı düşüyorsa sevdiğin yüreklere
Her seveni incitip kaçıyorsan neye yarar ?
Tüm dünya senin olsa herşeyiyle
Paylaşacak sevdan yoksa neye yarar
Sandığın hazinelerle dolu olsa
Sevdiğinin elleri yoksa elinde neye yarar?

Unknown dedi ki...

Sabahları hiç olarak kalktım yatağımdan..
Aşk yoktu yüreğimde artık,sadece yatağımdaki gözyaşlarım kalmıştı..
İmkansızdı herşey artık..
Çıkmaz sokağa girmiştik uzun yolculuktan sonra..
Dönemezdik...
Göremezdik...
Gülemezdik...
Ve tekrar sevemezdik...

Unknown dedi ki...

Biliyor musun senden ayrılalı sakal bıraktım
zamanın akışına koyuverdim kendimi
gömleklerim kolalı değil artık pantolonum ütülü değil ayakkabım boyalı değil
öylesine değiştim ki görsen tanıyamazsın
sabahları gün doğarken kalkıyorum ilk işim bir sigara yakmak oluyor ve bir süre denizin hışırtısını dinliyorum
sonra apansız sen geliyorsun aklıma gözlerin dudakların ellerin geliyor
şimdi neredesin kimbilir yatağında uyuyor olmalısın
artık beni görme rüyalarında korkarsın
mevsim sonbahar malum ya serdede kör olası şairlik var
boyuna hüzünlü şeyler düşünüyorum
ağaçların yaprakları dökülmeye başladı keskin poyrazlar esiyor kuzeyden kuşlar durmadan göç ediyor
arasıra düşenler oluyor yorgun ya da yaralı
tutup okşuyorum tüylerini gagalarından öpüyorum
ve diyorum ki sana kavuşmak için bir göçmen kuş olmalı
işte böyle günler haftalar geçip gidiveriyor
saçım sakalım birbirine karştı
yine de her geçen gün kendime biraz daha alışıyorum
ve biliyormusun
unutamayacağımı bile bile seni unutmaya çalışıyorum

Unknown dedi ki...

hep yağmurlardan sonra,
güneşle birlikte gördüm hep seni...

ve anladım sonunda,
ıslanmaktan,
ölesiye korktuğunu...

eğer bilseydin,
yağmurların da en az senin kadar,
güzel olduğunu...

rengarenk olacaktı dünyalar...

bir gün,
en canlı anında yağmura tutulman,
ve tüm renklerinin,
taşmasıdır dileğim...

zaten,
güneş de seni hiç beklememişti,
benim bildiğim...