28 Nisan 2008 Pazartesi


cumartesi çok keyifliydi, inciraltı taraflarında bir gezinti, yürüyüş, feribot keyfi fln çoook güseldi. şehir ormanının da ilk defa tadını çıkardım, bol bol da fotoğraf çektim.



ama ya pazar :( biras mutfakta işlerim vardı, başladım yemek yapmaya çeşit çeşit, soora da işleri halledip yürüyüşe çıkma planı vardı kafamda. hızlı bi şekilde hallettim işlerimi hazırlandım bi güsel, bi de baktım ki yağmur aralıksız olarak yağmakta. hüsünün duaları gerçek mi oldu ne anlamadım:S ne kasvetli bi gündü, can sıkıntısından nette takıldım bi süre, o bile can sıkıntımı geçiremedi.


düne dair en güsel şey sanırım galatasarayın feneri yenmesiydi :) en büüük cimbom başka büük yok:) ohh şampiyonluu da kaçırdınıs;)



ben de değiştirmek istiorum blogumun formatını, bana yardım eden yok ama ya, kendininkini değiştirio sürekli beni kıskandırıo bööle de yapılmaskiiiii:(



bi deeeee, neye gıcık oluorum fena halde bu aralar herkes bi yurt dışına gidio iş gezisiydi, fuardı derken. ben hala ülkemde öölece çalışıyorum. madem gidiosunus bari facebookunuza yazıp beni çatlatmayın olmas ama yaa:(



ztn hava olmuş buz gibi, nisan sonuna yakışmayan bi bulutlu, kapalı, iç karartıcı bi hava hakim izmir'de... İnsanın kolunu kaldırası gelmio, bari arada bisi hatırlayan arkadaşlarımıs da olsa...


1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Uzun bir zamandan beri hayatın -gerçek hayatın- başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hala hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı.

Sonunda anladım ki, bu engeller benim hayatımdı."

Alfred Souza ranger'in komşusu