26 Ekim 2007 Cuma

vodkamı yudumlarken

Vodkamı Yudumlarken

Balkonda vodkamı yudumlarken gece gördüğüm rüya aklıma geldi.
Akşamüstü, hava bulutlu ve sıcak, üzerimde en sevdiğim kırmızı
gömleğim, deniz kenarında bekliyorum.
Bir kayık yanaşıyor karanlığın içinden kıyıya doğru..
Yüzünü seçemesemde hissediyorum sen olduğunu,
çıkman için elinden tutuyorum..

Yürüyoruz biraz deniz kıyısında, uzun bir iskelenin
sonunda duruyoruz. Islak tahtalara oturup eskiyi
yadediyoruz ve yine eskisi gibi elini tutuyorum,
birazdan gideceğini bile bile..

Hiç öpüşmüyoruz, hiçbir şey olmamış gibi konuşuyoruz.
Arkadaş gibi de değil sevgili gibi de..
Farklı insanların çoğrafyasında dolaşırken,
birbirimizi düşünüyoruz.

Sonra uyanıyorum Tarsus sabahına, dışarıdan gelen
seslerle yarıda kesiliyor rüyam.
Uyandığım da gözlerim deki nemi farkediyorum ama
inat ediyorum...

Radyoyu açtığımda çalan şarkı ise garip geliyor,
tüm olanların üzerine..

"Bu aşk iki ruhtan kopan
İsyancı günahların sığındığı
Issız bir adaydı
Hayat denen azgın denizde,

Bu aşk gerçeğin gözünün içine baka baka
Gülümsemekti acılara,

Bu aşk bir devrimdi her şeyi reddeden
Ve her devrim ilk kendi çocuklarını tüketir.

Seninle ben bu öykünün kaybeden iki kahramanıyız
seninle ben dünya denen cehennemde iki garip yalancıyız

Ersel Akant

Hiç yorum yok: