8 Eylül 2007 Cumartesi

Güven...


kırıldığında eskisi gibi olamayacak bir cam gibidir, ama camın üzerindeki kırıkların sayısı zamanın onlara alışıp alışmayacağımız konusundaki kriteri belirler.

en klasiklesmis ornekle bir cam gibidir. ya da kirilgan herhangi bir sey. kristal bir bardak ornegin... bir kere kirildiginda, yitirildiginde geri gelmesi neredeyse imkansizdir. cunku hicbir sey eskisi gibi olmayacaktir cabalasaniz bile... bazen cabalamak, bunun icin emek harcamak bile "guven" kavraminin gercekliginden ne kadar uzaklastiginiza delalettir bir bakima.yapistiriririz ugrasiriz didiniriz ama o iz yok mu.. o hep oradadir... gitmez, gitmeyecektir, animsatacak, suphe uyandiracak ve koke kadar inen kurtcuklar gibi yok edecektir. solduracak, koku ve doku vermeyecektir

hayatı daha endişesiz ve daha az diken üstünde geçirme arzumuz uğruna yarattığımız en güzel ilüzyonlardan biridir.genelde kaybedilenler duyulan güvenin büyüklüğü ile doğru orantılıdır. misal; dünyadaki bütün arabaların direksiyon ve ön gögüs kısmına birer çelik kazık koyun emniyet kemerlerini çkartın abs asr gibi şeyleri devre dışı bırakın, bakın ondan sonra kimse kaza yapıyor mu araba ile hayatını kaybediyor mu?

PS. Bazen iş işten geçmiştir, çabalamanın faydası yoktur artık, bu da bööle biline!!!

Hiç yorum yok: